12 Haziran 2010 Cumartesi

Kocaman ruhlu küçük adam....

Vakti zamanında ülkenin birinde bir adam yaşarmış kendi halinde... kendinden bakasına zararı dokunmazmış.... sıradan gündelik yaşantısını yaşarmış... öylece umarsızca.. çok şeyler görmüş çok şeyler geçirmiş öyle herkes gibi biriymiş ne büyük beklentileri varmış ne öyle büyük istekleri.. Ama Adam gibi adamış... bazen kalabalıklar içinde fark edilmezmiş bazen o kalabalıkların gözbebeği olurmuş... Herkesin iyiliğini istermiş.. ne depremler görmüş ama yıkılmazmışş.... ama çokta kırılganmış... var olmalarına izin verdiği düşmanlara yenilirmiş ... bir varmışım bir yokmuşum durumundaymış o adam....
insanların iki yüzlü riyakar tavırlarını izlermiş görmemezlikte gelirmiş sadece susarmış... ağzını açıncada konudan konuya atladığı için çok konuşurmuş... Çok konuştuğu içinde anlatmak istedikleri diğerlerinin anlamak istediği yöne kayarmış ya da yanlış anlaşılırmış....
dilinin cezasını yine kendi çekermiş ...
o kocaman kalpli dev ruhlu küçük adam sadece iyilik istermiş ama .... amalardan bir türlü kurtulamazmış... derdi sevmek sevilmek ve herkesin ve herşeyin iyi olmasıymışşş...
ne yaşarsa yaşasın durduğu yerde dimdik ayakta dururmuş... affetmenin en büyük erdem olduğunu bilerek hakkında kötü düşünenleri canını acıtanları bile affedermiş içinden.... hatayı kendinde arar ona göre davranırmış...
bir varmış bir yokmuş işte bu kocaman adam yenik düşmüş insanların duymak istediklerine hatalarına başına buyruk olmalarına konuşmayacakmış bundan sonra her durumu kabul edecekmiş ve hayatın orta yerinden çekilecekmiş..
malesef gidecekmiş insanları korkuları , eziklikleri , hadsizlikleri ile başbaşa bırakara....
kocaman ruhlu küçük adamı iyi anmasalar bile onun bıraktığı boşluk hergün büyücekmiş büyücekmiş ve insanların kalplerinde kocaman gedikler acaçaklarmış...
ne demişler çok konuşan derdini anlatamazmış....
işin özü susma zamanı gelmişte geçmiş... herkes onun hakkında fikir bildirimi yaparken onun yapması mazur görülmemiş o da susmuş insanları kendi ufak , basit , yersiz yurtsuz dünyalarında kendi karanlıklarında başbaşa bırakarak.....

9 Haziran 2010 Çarşamba

Demet'e Gönderme...

Günaydın ekimden bozma bir haziran sabahından merhaba sizlere... Bugün Demet'e gönderme yapmak istedim. Bizlerin gözleri önünde yaşayan sizler duruşunuzla , oturmanızla , yemenizle , içmenizle takdir görüyor önem kazanıyorsunuz... malesef ki bunlar çok önemli... yaptığınız işlerden söylediğiniz parçalardan çok daha önemli şeyler bunlar... bunlar sizi sanatçı yapan şeyler... Dün twitterda hiç tahmin etmediğim bir cevap aldım Demet hanımdan... Beklemediğim bir cevaptı... Şasırdım....
Demet Hanım sevdiğim bir sanatçı Duruşu hali tavrı hoşuma gitmiştir hep diğerlerinden farklı ve daha doğal gelmiştir. '' A.q gitti Fendi çanta'' demesini bile yadırgamamış hatta işte Demet bu demiştim... Son albumundeki Allahın Emri'ni söylemesine bayılmıştım...
Fakat hiç kimse kalkıpta ismi lazım olmayan TBMM'ne sırf sansasyon yaratılsın diye Türbanlı bir bayanı göğsünü gere gere sokmaya çalışan belli taşları yerinden oynatmaya çalışan biri için tanıdığım en hanımefendi kişi diyemez... belkide bunları söylemeye hakkım yok herkes istediğine istediği payeyi vermekte özgürdür.... ama benim hayata bakışıma benim duruşuma ters bir davranış bu ....
gereklimiydi bunları yazmam evet benim için gerekliydi....
mesela Yonca Evcimik benim için müziğe süper şeyler katmış biri ... duruşu , konuşması , yaptığı işler ortadadır... sansasyonla, onla bunla değil salt müzikle senelerdir ayakta durmayı başarmış gerçek bir sanatçıdır..... ya da sanat emekçisidir... müziğin özellikle Türkçe pop müziğin müzik olduğu 90'larda çıkmış çok buyuk işlere imza atmıştır... Keşke o dönem şarkılarını coverlasa tekrar tekrar dinlesek...
İşte kimileri Türkiyeyi kökten sarsacak temellerini oynatacak işler yaparken hanımefendi payesi alırken kimileride sadece müziği ile bir yerlere geliyorlar......
O yüzden sorarım hanımefendilik kaç Fendi çanta eder ;)
Ya da Yonca gibi bir ses kıyas kabul eder mi... Bence etmez ....
Anlayana hadi şimdilik bu kadar ....

8 Haziran 2010 Salı

Fonda Sertab....


Sertabı ilk kez Sezen Aksunun bostancı gösteri merkezindeki dinledim tanıdım... inanılmaz bir ses demiştim o zaman... sene 90'lardı türkçe Pop Müziğin müzik olduğu yıllardı... o zamanlar ilk sevdaların yaşandığı.. ilk hayal kırıklıklarının tadıldığı.. ilk heyecanların duyulmaya başladığı dönemlerdi... kasetlerin alınıp alınış sırasına göre özenle yerleştirildiği dönemlerdi o dönemler... güzel günlerdi...Aşkları , kinleri , umutları , umutsuzlukları ile geçen günlerdi... Bu yağmurlu havada yapılacak en güzel sey bol bol sigara kahve tüketip üzerinde youtube'da gezinmekti.... ve Sertab rengarenk albumunu söyle bir geçmiştim bir kaç gün önce ama bugün Aşkım sayesinde bir daha bakayım dedim ne oluyor... ve sırayla sarkıları tekrar tekrar dinledim... Fonda Sertab öyle çok şey var ki içimde.....gözlerim uzaklara dalıp gidiyor şimdi... konuşmadığımız her ne varsa seninle bir damla göz yaşı gözlerimde.... eski Sertab tadında.... bir dönem Demir Demirkanla birlikte olmaya basladığı anda kendini buldu demiştim... Arkasından Eurovision günleri geldi... birincilik... ne sevinmiştimm... ve şimdi büyüdüğümü anlıyorum... olgunlaştığımı... hayatımda epey çok şey biriktirdiğimi... beni ben yapan şeyleri.... ilk gün umutlarımı... yaşanmışlıklarımı hatırlıyorumm...Fonda Sertab..... hayatımı temize çektiğim gün geliyor aklıma 22 aralık 2009 günü geliyor... gözlerimin önüne.... herşeye kapılarımı kapatacağım yaşanmaya başlayan gün.... Nerden nasıl çıktın karşıma bilmem ama iyi ki girmisim nete o gün diyorum... Şimdi iki kişilik bir hayatım varsa onun yarısı benim sağ bileğimde ... :) bazen hayatı evreni kainatı durdurabilecekmişim gibi geliyor... Hergün onla uyanıyorum.... onla uyuyorum.... ben sende tüm aşklarımı temize çekmişim demiş Murathan Mungan bende You ile hayatı, aşkları , her saniyeyi tam manası ile tadına vara vara yaşamaya başladım... ''Bu adam delimi '' derseniz bilmem belkide deliyimdir kim bilir.... Bildiğim tek şey hayatı kendimi ruhumu dibine kadar yaşamaya başladığım... o yüzden belkide Fonda Sertab 90'larda ki gibi söylediği zaman vazgeçemiyorum onu dinlemekten... veee şimdi izninizle son sigaramı gözlerim kapalı Sertabla içeceğim.... ben buralardayım dayanamam gelirim yine birşeyler karalamaya...

Dışarda deli gibi yağmur yağıyor bizimki ise uyumaya devam ediyor birden kafasını kaldırıyor ve camdan bakmaya başlıyor...
sanki gök delinmiş gibi sadece gürültü olsun diye televizyon açık... haberturk ...
sıkıldım mı evet hemde cok klinikte mahsul kaldım dısarıda cıkamıyorum .... çok çalışmak lazım sıfırdan hayat kurmaya başladım su sıralar onun için umarsızca harcamalara bir son verilmeli...
dışarda ki yağmuru görmeniz lazım sanki gökyüzünde ki bütün su zerreleri yeryüzüne inmek için yarış halinde...
Pc acık bi yandan twitter a bakınıyorum bi yandan facebookta pet society oynuyorum.... dısarda gidilecek bir suru hasta var ama burda tıkılı kaldım ...
bir yandan sertab dinliorum evet evet güzel olmuş gayet keyifli olmuş sevdim... eskilere benzio eski sertab tadında...
ve sıkıldım .... ben kahve sigaraya kacarrr

Peties

essek sıpası kedim :)) bundan 3 sene önce ummadığım bir anda geldi girdi hayatıma :)) o gun bugundur herşeyi paylaşır olduk ben onun kaprislerine dayanırken o da beni toplama görevini üstlendi :) suan klinikte kendi koltugunda horultular cıkarta cıkarta uyuyor :)) umarsız bir kedi :)) öyle herşeyi kafasına taksın sorun cıkartsın yok :)) yeter ki keyfi yerinde olsun mama kabı bosalmasın :) gezsin gelsin kedilere sataşşın onları sıraya soksun bir iki kargaya kafa tutsun :)) yediklerimizi koklasın ama bi turlu hosuna gitmesin :)) bazen korkuyorum basına bişey gelecek diye sonra bunun basına bişey gelmez diyorum bu cinlikle hiç bişey olmaz :))
bazen niye kedi diye düşünüyorum... köpekler daha cana yakın daha çıkarsız seviyorlar... ama neden kedi... belkide peties kedileri sevmemin asıl nedeni... farklı bir canlı kafası nasıl calısıyor ne düşünüyor bazen çözemiyorum... kendi dünyasını yaratmış onun içerisinde bizlere yer veren , bizleri bir şekilde kabullenmiş bir kedi :))
aslında peties hakkında anlatılacak milyon tane sey var ama aklım you ' da... azıcık daha iyilşetimi diye merak ediyorum... şimdi You kim diye sorarsanız hayatta kendimden daha fazla düşündüğüm ve kimseyi sevmediğim kadar çok sevdiğim bitanecik Aşkım benim :))
Youmun hikayesini biraz merak edeceksiniz... öyle hemen bir anda herşeyi herkesi anlatmak ortaya dökmek yok ;) ama sunu bilin şimdilik ben onu çokkkkkkk seviyorum o herşeyim benim :))
Bir de Can var en sarısınlardan şimdi Ankarada bakalım gelsin artık İstanbula özledim... onunla ilgili bilgilerde gelecek meraklanın...
Ve burada yer bulacak begüm ve togay bir de aksikedi var :)) ve hayatımda yeri olan diğerleri.... hepsinden zaman zaman sizlere bahsedeceğim yeri geldiği zaman :))
Şimdilik para kazanma zamanı hastalarım beni bekler .... gelirim yine hepinize ıslak olmayan bir gün diliyorum....

merhaba

su an klinikte oturmus sigaramı içerken bende yazayım dedim :)) ve başladım yazmaya :)) burada neler yazacagım öncelikle kendimi ruh halimi düşüncelerimi dostlarımı bol bol da aşkımı anlatacagım... bazen sıkacagım bazen sinirlendirecegim bazen güldürecegim... ben kimim siz beni şimdilik i love olarak bilin :))